Feeds:
Yazılar
Yorumlar
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’adır. Salât ve selâm, peygamberlerin sonuncusu Rasûlullah’ın, ailesinin, ashabının ve kıyamete kadar onları dost edinen herkesin üzerine olsun.
Onuncu günü Kurban Bayramı olan Zilhicce ayı, içerisinde hac ibadeti yapılan mübarek bir aydır. İmam Buhârî rahimehullah’ın, İbn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet ettiğine göre Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Başka günlerde yapılan hiçbir sâlih amel bu günlerde, yani Zilhicce’nin on gününde yapılanlar kadar Allah’a sevimli değildir.” Dediler ki: “Ey Allah’ın Rasûlü! Allah yolundaki cihad da mı?” Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Evet cihad da değildir. Ancak bir kimse malıyla, canıyla cihada çıkar da bunların hiçbirisiyle geri dönmezse o müstesna (sadece onun ameli bu günlerdeki amellerden daha faziletlidir).”
İmam Ahmed rahimehullah’ın İbn Ömer radıyallahu anhuma’dan rivayet ettiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Allah katında, içinde amel edilen bu on günden daha büyük ve daha sevimli başka hiçbir gün yoktur. Bu günlerde kelime-i tevhidi, tekbiri ve hamdeleyi bol bol söyleyin.”
İmam İbn-i Hıbban rahimehullah da Sahih’inde Câbir radıyallahu anh vasıtasıyla Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
“Günlerin en faziletlisi arefe günüdür.”
BU ON GÜN İÇİNDE YAPILACAK AMELLER
1. Haccı ve umreyi edâ etmek: Bu, yapılacak amellerin en faziletlisidir. Pek çok hadis-i şerif bunun faziletine delâlet eder. Bu hadislerden birinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Umre, ikinci bir umreye kadar aralarında yapılan (küçük) günahlara keffâret olur. Kabul edilmiş bir haccın ise cennetten başka mükâfatı yoktur.” (Buhârî, Müslim) Bu konuda başka birçok hadis vardır.
2. Bu günlerde veya imkân bulduğu kadarında -özellikle arefe gününde- oruç tutmak: Şüphesiz oruç, amellerin en faziletlilerindendir ve Allah’ın kendisi için seçtiği bir ameldir. Nitekim kudsî bir hadiste şöyle buyrulur:
“Oruç, Benim içindir ve onun karşılığını Ben veririm. Çünkü oruç tutan, şehvetini, yemesini ve içmesini Benim için terk etmiştir.” (Buhârî, Müslim)
Ebû Said el-Hudri radıyallahu anh, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle dediğini nakletmiştir:
“Bir kul, Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah buna karşılık onun yüzünü yetmiş yıl cehennemden uzak tutar.” (Buhârî, Müslim)
Bu hadisteki yetmiş yıl uzaklıktan kastedilen, o kul ile cehennem arasındaki mesafedir.
Müslim’in Katâde’den yaptığı rivayette ise Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Arefe gününün orucuna gelince, Allah’tan ümidim odur ki o, sonraki bir sene ve önceki bir senenin (günahlarına) keffaret olur.”
3. Bu günlerde çokça tekbir getirmek ve zikir yapmak: Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Onlar belli günlerde Allah’ı zikrederler.” Âlimler tarafından bu günlerin, Zilhicce’nin on günü olduğu yorumu yapılmıştır. İmam Ahmed’den gelen İbn Ömer hadisinden dolayı âlimler bu günlerde çokça zikretmenin müstehab olduğunu söylemişlerdir. Söz konusu hadiste şöyle buyrulur: “Bu günlerde kelime-i tevhidi, tekbiri ve hamdeleyi bol bol söyleyin.” İmam Buhârî’nin haber verdiğine göre; İbn Ömer ve Ebû Hureyre radıyallahu anhuma bu günlerde çarşıya çıkıp yüksek sesle tekbir alırlar, işitenler de onlarla birlikte tekbir getirirlerdi. İmam İshak rahimehullah’ın rivayetine göre fakih tabiîler bu günlerde şöyle derlerdi: “Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber ve lillahil hamd.” Çarşılarda, evlerde, yollarda, mescitlerde ve daha başka yerlerde yüksek sesle tekbir getirmek müstehabdır. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Size hidayeti nasip etmesine karşılık Allah’ı tazim etmeniz için…” Toplu tekbir ise caiz değildir. Bu, tek bir sesle topluluğun koro halinde söylemesidir. Seleften böyle bir şey nakledilmemiştir. Sünnet olan, herkesin kendi başına tekbir getirmesidir. Bütün zikirlerde ve dualarda durum böyledir. Ancak bilmeyen bir kimseye öğreninceye kadar başkası tarafından telkin yapılabilir. Kişinin tekbir, hamdele ve tesbih çeşitlerinden kolayına geleniyle zikretmesi ve diğer meşru duaları yapması caizdir.
4. Amellerin Allah’ın rahmet ve mağfiretine sebep olması için tevbe etmek ve günahları terk etmek: Günah ve masiyetler, Allah’tan uzaklaşmanın ve huzurundan kovulmanın sebebidir. İyilikler ve itaatler ise O’na yakın olmanın ve sevgisini kazanmanın sebebidir. Ebû Hureyre radıyallahu anh’dan rivayet edilen bir hadiste Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Allah Teâlâ müminler hakkında gayret ve hamiyet gösterir (iyilik ve mutluluk diler) Allah’ın gayreti, Allah’ın haram kıldığı şeyleri mü’minlerin işlememesi içindir.” (Buhârî, Müslim)
5. Namaz, sadaka, cihâd, Kur’an okumak, iyiliği emredip kötülükten sakındırmak gibi ibadetlerin nafilelerinden olan salih amelleri bol bol yapmak: Bunlar, bu günlerde sevabı kat kat verilecek amellerdir. Çünkü bu günlerde işlenen salih amel, diğer günlerde işlenen salih amelden, (hatta amellerin en faziletlisi olan cihâddan bile) Allah’a daha sevimli, daha faziletlidir. Ancak cihada giden kimsenin atı yaralanır, kendisi de can verirse o müstesna (hadiste belirtildiği gibi sadece onun ameli bu günlerdeki amellerden daha faziletlidir.)
6. Genel olarak bayram namazına kadar her gece ve gündüz tekbir getirmek dinin tavsiye ettiği bir ibadettir. Bir de dinin koyduğu özel bir tekbir vardır ki o da cemaatle kılınan farz namazlardan sonra getirilir. Bunun vakti hacı olmayanlar için arefe günü sabah namazından itibaren, hacılar için kurban bayramının birinci günü öğlen namazından itibaren başlar ve bayramın dördüncü günü akşam namazına kadar devam eder. (Bunlara teşrik tekbirleri denir.)
7. Kurban bayramının birinci ve teşrik günlerinde kurban kesmek meşru kılınmıştır. Bu, atamız, Halilullah İbrahim aleyhisselatu vesselam’ın bir sünnetidir. Onun zamanında oğlu İsmail için Allah tarafından fidye olarak büyük bir kurbanlık gönderilmişti. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’den sabit olduğuna göre o, boynuzlu ve alaca renkli iki koçu kurban etmiş ve ayağını onların böğürlerine koyup tekbir getirerek ve besmele çekerek kendi eliyle kesmişti. (Buhari, Müslim)
8. İmam Müslim’in ve diğer hadis imamlarının Umm Seleme radıyallahu anha’dan rivayet ettiklerine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Zilhicce ayına girdiğiniz ve sizden biriniz kurban keseceği zaman (kendi) kıllarından ve tırnaklarından almasın.” (Başka bir rivayette: “Kurbanı kesinceye kadar (kendi) kılından ve tırnağından almasın.” ifadesi geçer.) [saç, sakal, bıyık, etek tıraşı ve koltuk altı kılları gibi…] Belki de bu, yanında hac kurbanı götüren kimseye benzemek içindir. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.”
Görüldüğü kadarıyla bu yasaklama sadece kurban sahibine yöneliktir. Kurban sahibinin eşini ve çocuklarını kapsamaz. Ancak onların kendilerine ait bir kurbanlıkları olursa onlar da yasağın muhatabı olurlar. Başını yıkamakta, bir şey düşse bile ovalamakta bir sakınca yoktur.
9. Bir Müslümanın namaz kıldığı yerde bayram namazını da edâ etmeye çabalaması, hutbeyi dinleyip ondan yararlanması gerekir. Bu bayramın hikmetini ve onun şükretme ve iyilik yapma günü olduğunu anlaması gerekir. Onu, kötülük ve şımarıklık günü haline getirmemelidir. On günde işlediği salih amellerin boşa gitmesine sebep olabilecek şarkı, eğlence ve sarhoşluk verici şeyler gibi haramlara dalmamalı ve bu günleri bir günah mevsimi haline dönüştürmemelidir.
10. Bu günlere ulaşan Müslüman her erkeğin ve kadının bu günleri Allah’a itaatle, O’na zikirle ve şükürle, farz ve vacipleri yerine getirmekle, kötülük ve yasaklardan sakınmakla ve Mevlasının rızasını talep etmek için Allah’ın rahmet esintilerinin peşinden koşmakla değerlendirmesi gerekir.
Başarıyı lütfedecek olan ve hidayetin sahibi olan Allah’tır. Allah’ın salât ve selâmı Muhammed’e, onun ailesine ve ashabına olsun.
Allame eş-Şeyh Abdullah İbn Abdurrahman el-Cibrîn
Çeviren: Dr. Ahmet İyibildiren

 

Online Kuranı Kerim Dinleme linkler

http://www.kuran.tv/?s=dinle

http://quranicaudio.com/

http://www.quranexplorer.com/Quran/Default.aspx

http://quran.com/1

http://www.searchtruth.com/

http://beta.globalquran.com/

http://www.assabile.com/quran/

http://tanzil.info/

http://www.tvquran.com/

http://quran.muslim-web.com/

Adetli (hayızlı,regl) Kadın Ve oruç

Bize Abd bin Humeyd de rivayet etti. (Dedi ki) : Bize Ab-dürrezzak haber verdi. (Dedi ki) : Bize Ma’mer, Asım’dan, o da Muâze’den naklen haber verdi demişki: Aişe’ye sordum, neden hayzlı kadın oru cu kaza ediyorda, namazı kaza etmiyor» dedim. Aişe :
«Sen Harûriyemisin(haricimisin)? dedi.
«Haruriye değilim ama soruyorum işte.» Dedim Aişe:
«(Vaktiyle) Bu iş bizim başımıza gelirdi de orucu kaza etmekle emrolunur; namazın kazası ile me’mur olmazdık» cevabını verdi.

(Buhari, Hayz, 21; Müslim, Hayz, 67; Ebu Davut, Taharet, 105; Tirmizi, Taharet, 97, Savm, 68; Nesai, Hayz, 17, Savm 64; İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, Hayız-İstihaze-Nifas/4.)

Hz. Aişeden (r. anha) Fatma b. Ebû Hubeyş, Hz. Peygamber (s.a.s) e geldi ve dedi ki: Ben istihâze (âdet fazlası kan, özür/hastalık kanı) gördüm. Resûlullah (s.a.s) şöyle buyurdu: Âdet günlerinde namazı bırak, sonra gusül al ve her namaz vaktinde abdest al (ve namazını kıl), isterse kan hasıra damlasın.?

İmam Ahmed b. Hanbel, El-Müsned, Hayız-İstihaze-Nifas/37

Muaz (r.a.) şöyle demektedir: Ben Hz. Aişe (r.a.)’ye hayızlı bir kadının sadece orucu kaza edip, namazı etmediğinin sebebini sordum. O şöyle cevap verdi: Biz Rasûlullah ile beraber bulunduğumuzda, hayızlı iken sadece orucu kaza etmemizi söyler, namaz hakkında herhangi bir emirde bulunmazdı.

(Buhâri,Savm,14;Müslim,Sıyam,21.)

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Üzerimde Ramazan orucu bulunurdu da ben onları ancak Şaban ayında kaza edebilirdim. Bu, Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın mevkii sebebiyle idi.”

(Buhari, Savm 40; Müslim, sıyam 151, (1146); Muvatta, Sıyam 54, (1, 308); Ebu Davud, Savm 40, (2399); Tirmizi, Savm 66, (783); Nesai, Savm 64, (4, 191).)

Hamne binti Cahş, Hz. Peygamber (s.a.s) e, kendisinden çok fazla kan geldiğini ve bu durumun kendisini namaz ve oruçtan alıkoyduğunu söyleyince Resûlullah ona:
Allah ın bilgisine uygun olarak (her ay) altı ya da yedi gün hayız kabul et, sonra da temizlendiğine (âdet gününün bittiğine) kanaatin geldiğinde gusül al ve (ayda) yirmi üç ya da yirmi dört gece-gündüz namazı kıl, orucu tut! buyurmuşlardır.

(Tirmizi, K. Tahare, B. 95, H. No: 128.)

Ebû Said el-Hudri (r.a) dan:Bir Ramazan veya Kurban Bayramıydı. Resul-i Ekrem Efendimiz bayram namazlarını kıldığımız namazgaha geldi. Bir tarafta kadınlar da bulunuyordu. Onların yanından geçti ve şu hitapta bulundu:
“Ey kadınlar, sadaka veriniz istiğfarı çok yapınız. Çünkü bana cehennemlikler gösterildi, çoğu sizler idiniz.”
Bunun üzerine o kadınlar: “Ya Resulallah, bizler ne yaptık da cehennemliklerin çoğu bizden olmuş” diye sordular.
Resulullah (a.s.m.) şöyle cevap verdi: “Çünkü sizler ötekine berikine çokça lanet eder, kocalarınıza karşı nankörlükte bulunursunuz. Ne gariptir ki, kendine hakim akıllı ve dinine bağlı bir kimsenin aklını, sizin kadar eksik dinli hiçbir kimsenin çelebildiğini görmedim.”
Kadınlar tekrar sordular: “Aklımızın ve dinimizin noksanlığı nedir, Ya Resulullah?”
Resulullah (a.s.m.) “Kadının şahitliği erkeğin şahitliğinin yarısı değil midir?” diye sordu.
Kadınlar “Evet” cevabını verdiler. Resul-i Ekrem Efendimiz izah etti ve tekrar sordu:
“İşte bu aklın eksikliğinden hayız gördüğü zaman [günlerce bekler namaz kılmaz, Ramazan`da bir müddet oruç tutmaz değil mi?”
Kadınlar, “Evet” dediler.

(Hadis için bk. Buhârî, Hayz 6, Zekat 44, İman 21, Küsûf 9, Nikah 88; Müslim, Küsûf 17, (907), İman 132, (79); Nesâî, Küsuf 17, (3, 147); Muvatta, Küsuf 2, (1, 187)

kıyametin küçük alametleri

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in gönderilmesi,[1]

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in vefatı,[2]

Kudüs’ün fethi[3]: Kudüs’ün fethi Ömer (Radıyallahu Anh) zamanında h.16. yılda meydana gelmiştir.[4]

Davaları bir olan iki grubun savaşması[5]: Alimlerin görüşüne göre bu savaş Ali (Radıyallahu Anh) ve beraberinde bulunanlar ile Muaviye ve beraberindekilerin yaptığı Sıffîn Savaşı’dır ki, h.36. senede meydana gelmiştir.[6]

Müminlerin şehit olup, amellerinin temizlenmesini sağlayan bir hastalığın (tâûn) ortaya çıkması[7]: Bu, Ömer (Radıyallahu Anh) zamanında Kudüs’ün fethinden sonra Filistin’in Amvâs isimli beldesinde ortaya çıkan ve Amvâs Tâûnu diye bilinen bir salgındır.[8]

Malların çoğalması ve sadaka verilecek bir kişinin dahi bulunamaması[9]: Daha sahâbe zamanında yapılan İran ve Bizans fetihleri sayesinde mal çoğalmış, raşid halife Ömer b. Abdulaziz zamanında ise zekat verilecek bir kişi dahi bulunamayacak şekilde sel gibi akmıştır.

Hicaz topraklarında, Şam’daki develerin boyunlarını aydınlatan büyük bir ateşin çıkması[10]: H.654. senede Medine’de büyük bir ateş çıkmış ve bir ay kadar sürmüştü. Onun yüksekliği bir dağ gibi, genişliği de Medine şehri gibiydi. Onu, bulundukları yerden Şam ve civar halkı görmüştür.[11]

Müslümanların Türklerle savaşmaları[12]: Bu da Türklerin Müslüman olmadan önceki dönemlerinde olmuştur. Müslümanlar Selçuklularla 150 civarında savaş yaptılar. H.600’lü yıllarda ise Cengiz Han komutasındaki Tatarlar (Moğollar) neredeyse bütün dünyayı ateşe verdiler, zarar vermedik bir ülke bırakmadılar. Son hükümdar Timur da dahil olmak üzere İslam beldelerinde taş üstünde taş bırakmadılar. H.656 yılında Bağdat harap edildi ve son halife Mu’tasım öldürüldü. 657 senesinin Ramazan ayında ise Müslümanlar Ayn Calut Savaşı’nda onlara galip geldiler ve şerlerinden kurtuldular. Daha sonra Türkler Müslüman oldular, İslam’a ve Müslümanlara faydalı oldular.[13]

Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adına hadis uydurulması[14]: Bu ağır fitne İslam’ın ilk dönemlerinde başlamış, hadis alimlerinin ravi zincirini oluşturan isnad sorma karşı hamlesiyle etkisi sınırlı kalmıştır. Mevzu hadislerle ilgili yazılmış kitaplarda bu hususun teferruatı bulunmaktadır.[15]

Müslümanların imamlarını (idarecilerini) öldürmeleri, birbirlerine kılıç çekerek savaşmaları ve memleketlerine en şerlilerinin sahip olması.[16]

Karanlık gecelerin safhaları gibi olan fitnelerin ortaya çıkması. O fitneler esnasında insan mü’min olarak sabahlar, kafir olarak akşamlar. Yahut mü’min olarak akşamlar, kafir olarak sabahlar. Dinini dünyadan bir mal karşılığı satar.[17]

Nebilik (peygamberlik) iddiasında bulunan otuza yakın yalancının ortaya çıkması,[18]

Emanete riayet edilmemesi,[19]

İlmin kalkması ve cehaletin ortaya çıkıp çoğalması,[20]

Bilgisiz tacirlerin başkalarına sorarak alışveriş yapmaları,[21]

(Allah’a kulluk ve hayır) amellerin azalması,[22]

Zinanın çoğalması,[23]

İçkinin çoğalması ve başka bir isim verilerek helal sayılması,[24]

Çalgı aletlerinin çıkması ve helal sayılması,[25]

Faizin çoğalması,[26]

İnsanların helal-haram gözetmeden kazanmayı düşünmeleri,[27]

Bu ümmetin yetmiş üç fırkaya ayrılması,[28]

Yahudi ve Hıristiyanların izinden gidilmesi,[29]

Kadınların şarkı söylemeye başlamaları,[30]

Bütün Müslümanların evine girecek bir fitne,[31]

Mescitlerin süslenmesi ve bununla övünülmesi,[32]

Binaların yükseltilmesi ve koyun çobanlarının bu hususta yarışmaları,[33]

İnsanların evlerini kumaşlara (süslü elbiselere) benzetmeleri,[34]

İnsanları sopalayan güvenlik güçlerinin zalimlere yardımcı olmaları,[35]

Cariyenin efendisini doğurması,[36]

Katilin neden öldürdüğünü, öldürülenin de neden öldürüldüğünü bilmemesi ve kişinin komşusunu, kardeşini ve babasını öldürmesi şeklinde öldürme olaylarının çoğalması,[37]

Düşmanlık, nefretleşme, kin tutma, akrabalık bağının kesilmesi ve kötü komşuluk ilişkilerinin baş göstermesi,[38]

Zamanın kısalması,[39]

Ticaretin çoğalıp yaygınlaşması,[40]

Alışveriş merkezlerinin birbirine yakın olması,[41]

İnsanların yalnızca kendilerini düşünmeleri,[42]

Şiddetli cimriliğin kalplere yerleşmesi,[43]

İhlaslı insanların azalması,[44]

Alimlerin vefat etmeleri ve insanların cahillerden fetva almaları,[45]

Ümmet içinde putlara ibadet eden ve şirk koşanların ortaya çıkması,[46]

Kaderciler ve zındıklardan hayvan şekline çevrilen, yere batırılan ve taşlananların olması,[47]

Yaşlıların gençlere benzemeye çalışmaları,[48]

Düşük dereceli insanların yüksek makamlara gelmesi,[49]

Alçak oğlu alçakların, insanların en mutlusu olmaları,[50]

Yalan şahitliğin yayılmasıyla yalancının doğrulanması, doğrunun da yalanlanması,[51]

Yalanın artması ve haberlerin yalan çıkması,[52]

İhanet edene güvenilip, güvenilir adama hain denmesi,[53]

Depremlerin çoğalması,[54]

Ani ölümlerin çoğalması,[55]

Kadınların örtülü olmalarına karşın çıplakmış gibi giyinmeleri,[56]

İslam’ın teşvik ettiği sünnetlerin ihmal edilmesi ve önemsenmemesi,[57]

Yalnızca tanıdık insanlara selam verilmesi,[58]

Bir erkeğe elli kadın düşecek şekilde erkeklerin azalması,[59]

Arap Yarımadası’nın tekrar yeşil bahçelere ve ırmaklara sahip olması,[60]

Emniyet ve güvenliğin artması,[61]

Acemlerden Hûz ve Kirman halkı ile savaş yapılması,[62]

Mü’minin gördüğü rüyanın doğru çıkması,[63]

Bir günlük hilalin iki günlükmüş gibi kalın olması,[64]

Bol ama verimi az yağmurların olması,[65]

Fırat Nehri’nin altın bir dağ ortaya çıkarması neticesinde o altını almaya çalışanların % 99’unun birbirini öldürmesi,[66]

Yırtıcı hayvanların ve cansız varlıkların insanlarla konuşması. (Kişinin kamçısı veya ayakkabı bağı sahibiyle konuşur, kişinin baldırı kendisinden sonra ailesinin yaptıklarının haber verir.)[67]

Bela ve sıkıntıların çokluğundan dolayı ölümün temenni edilmesi ve mezardakilere gıpta edilir hale gelinmesi,[68]

Rumların (Hıristiyanların) insanların en çoğu olmaları,[69]

Rumların anlaşmayı bozarak 12.000 kişilik 80 ayrı ordu ile taarruz ederek Müslümanlarla savaşmaları. (Neticede Müslümanlar galip gelir.)[70]

İstanbul’un (yeniden) fethi,[71]

Kahtan kabilesinden birinin insanları sevk ve idare etmesi,[72]

İslam’ın ve Müslümanların garip olmaları ve iki mescit (Kabe ile Mescid-i Nebevî) arasında toplanmaları,[73]

Kabe’yi yıkmayı amaçlayan bir ordunun Beydâ mevkiinde yere batırılması,[74]

Cahcah isimli azatlı bir adamın melik (idareci) olması,[75]

Müslümanların Yahudilerle savaşması. (Bu savaşta taş ve ağaçlar _Garkad ağacı hariç_ arkalarına saklanan Yahudileri haber verir.)[76]

Kur’an-ı Kerim’in bir gece ansızın göğe kaldırılması,[77]

İslam’ın eskimesi. (Namaz, oruç, hac ve sadaka bilinmez olur. Yalnızca çok yaşlı insanlar kelime-i tevhidi söylerler.)[78]

Medine’nin, içinden kötü kişileri çıkarttıktan sonra harap olması,[79]

Yemen’den çıkacak ipekten daha yumuşak bir rüzgarın kalbinde iman bulunan herkesin ruhunu alması,[80]

Mekke’nin değerinin kalkması ve Kabe’nin bir daha onarılmayacak şekilde Habeşli cılız bacaklı birisi tarafından yıkılması ve onun içindeki hazineyi çıkarmaları.[81]

—————————————————————————————————-

[1] Buhârî 6425
[2] Buhârî 2967
[3] Buhârî 2967
[4] Büyük İslam Tarihi 7/96-99
[5] Buhârî 3380, 6974, Müslim 2888/17
[6] İbni Hacer el-Askalânî Fethu’l-Bârî 13/107
[7] Buhârî 2967, İbni Mâce 4042
[8] Fethu’l-Bârî 6/334
[9] Buhârî 6974, Müslim 1011/58
[10] Buhârî 6972, Müslim 2902/42
[11] Büyük İslam Tarihi 13/344-353
[12] Buhârî 3367, Müslim 2912/65
[13] Büyük İslam Tarihi 13/360-390
[14] Beyhakî, İbn Adiyy
[15] Örnek olarak İbni Kayyîm’in el-Menâru’l-Münif, Prof. Yaşar Kandemir’in Mevzu Hadisler isimli kitaplarına bakılabilir.
[16] Ahmed 5/389 No:23691
[17] Müslim 118/186
[18] Buhârî 3380, Müslim 2923/84
[19] Buhârî 6948, Müslim 143/230
[20] Buhârî 240, Müslim 2671/8
[21] Nesâî 4434
[22] Buhârî 6931
[23] Buhârî 240, Müslim 2671/8
[24] Ahmed 5/318 No:23085, İbni Mâce 3384, Buhârî 5650
[25] Buhârî 5650, İbni Mâce 4020
[26] Terğib ve Terhib 4/150, Taberânî
[27] Buhârî 1907, Nesâî 4432
[28] İbni Mâce 3992
[29] Buhârî 7202, Müslim 2669/6
[30] İbni Mâce 4020
[31] Buhârî 2967
[32] Nesâî 689, İbni Mâce 739
[33] Buhârî 6975, Müslim 5/9
[34] Buhârî, Edebü’l-Müfred 458
[35] Terğib ve Terhib 2/239, Mu’cemu’l-Kebir
[36] Müslim 5/9
[37] Buhârî 6934, Edebü’l-Müfred 118, Müslim 2672/10, 2908/56
[38] Ahmed 10/ 26-31, Hâkim 1/75-76
[39] Buhârî 6931, Müslim 2672/11
[40] Nesâî 4434, Ahmed 5/333, Hâkim 4/445-446
[41] Ahmed 2/519 No:10735, Mecmau’z-Zevaid 7/ 327
[42] Ahmed 5/389 No:23695, Mecmau’z-Zevaid 7/309
[43] Buhârî 6931, Müslim 2672/11
[44] Ahmed 11/181-182, Hâkim 4/435
[45] Buhârî 256, Müslim 2673/13
[46] Buhârî 6971, Müslim 2907/52
[47] Ahmed 2/91 No:5639, 5867, 6208, Tirmizî 2280, İbni Mâce 4061
[48] Ebu Davûd 4212, Nesâî 5043, Ahmed 4/156 No:274
[49] Ahmed 15/37-38, Müslim 5/9
[50] Tirmizî 2305, Ahmed 5/389 No:23692
[51] İbni Mâce 4036, Ahmed 15/37-38
[52] Müslim 6, 7
[53] İbni Mâce 4036, Ahmed 15/37-38
[54] Buhârî 6974
[55] Mecmau’z-Zevaid 7/325
[56] Müslim 2128/125, Taberânî, Mu’cemu’s-Sağir 232
[57] Sahiha 649
[58] Ahmed 5/326, 333
[59] Buhârî 240, Müslim 2671/8
[60] Müslim 1012/60, 706 (2281)/10
[61] Buhârî 3370
[62] Buhârî 3368
[63] Tirmizî 2372
[64] Mecmau’z-Zevaid 3/146, 7/325
[65] İbni Mâce 4036, Ahmed 2/263 No:7554
[66] Buhârî 6973, Müslim 2897/29
[67] Ahmed 3/83-84, No:11814, Tirmizî 2272
[68] Buhârî 6970, Müslim 2907/53
[69] Müslim 2898/35
[70] Buhârî 2967, Müslim 2899/37, 2900/38
[71] Müslim 2897/34
[72] Buhârî 6971, Müslim 2910/60
[73] Müslim 146/232
[74] Müslim 2883
[75] Müslim 2911/61, Ahmed 2/329 No:8346
[76] Buhârî 3369, Müslim 2922/82
[77] İbni Mâce 4049
[78] İbni Mâce 4049
[79] Müslim 1381/437, Buhârî 1758
[80] Müslim 117/185
[81] Ahmed 2/291 No:7897, 8099, 8604, Müslim 2909/5

alıntıdır

Beraat Gecesinde Yapılan Dua

Eûzu bi-afvike min ikâbike ve eûzu bi-ridâke min sahatike ve eûzu bike minke celle vechuke lâ-uhsî senâen aleyke ente kemâ esneyte alâ nefsike

Azabından affına sığınırım,gazabından rızana sığınırım,senden yine sana sığınırım.Ben seni senin kendini övdüğün gibi övemem.

Hz.Aişe(r.a) anlatır:”Resulullah (s.a.v) geceleyin kalkıp namaza durdu.Secdeyi o kadar uzattı ki,ruhunu teslim ettiğini zannettim.Onu böyle hareketsiz görünce kalkıp baş parmağını hareket ettirdim,hareket edince geri yerime döndüm ve secdesinde şöyle dua ettiğini işittim.

”Azabından affına sığınırım,gazabından rızana sığınırım,senden yine sana sığınırım.Ben seni senin kendini övdüğün gibi övemem.”

Başını secdeden kaldırıp namazdan ayrılınca:Ey Aişe! Resullullah’ın senin hakkını yerine getirmediğini mi zannettin?buyurdu.Ben:
”Hayır,vallahi resullullah’Secdeyi uzatmandan dolayı ruhunun kabzedildiğini zannettim”dedim.Bunun üzerine Resullullah (s.a.v) :
”Bu gece hangi gecedir.biliyor musun?” dedi.Ben:
”Allah ve Resulü daha iyi bilir ”Deyince:
”Bu Şaban ‘ın onbeşinci gecesidir.Allah-azze ve celle-Şaban’ın onbeşinci gecesinde kullarının haline muttali olur,bağışlama dileyenleri bağışlar,yardım dileyenlere yardım eder,kin tutanları oldukları gibi mağfiretinden geri bırakır.”buyurdu.

Tergib ve Terhib,2.cilt.,sy 473;Beyhaki

Beraat Gecesi

“Berat, beraet” kelimesi “el-berâe” kelimesinin Türkçedeki kullanılış şeklidir. Beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak demektir.
“Berâet” iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına gelmektedir. Mü’minlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup İlâhî bağışa ermeleri umulduğu için de Berat Gecesi denmiştir.

Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kabe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında Berat Gecesinde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.(TDİ.”Berat” maddesi.)

O apaçık kitaba and olsun ki, biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. Bütün hikmetli işler o gecede tefrik olunur.” Duhan Sûresi 2-4.ayetler

Bu âyetler hakkında iki görüş vardır. Çoğu tefsir bilginlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece Kadir Gecesidir. İkrime bin Ebi Cehil’in de dahil olduğu bir grup alim ise; bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir. Her iki tefsiri birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesinde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesine kadar devam etmektedir. ( Fahreddin er-Râzî )

Hz. Ali (radiyAllahu anh)’dan Allah Rasulu (sallAllahu aleyhi ve sellem) şunu demiştir:
“Şaban ayının ortasında olan gece olunca, gecesini ihya eden gündüzünü de oruçlu geçirsin.”

(İbn Mace Süneni: 1388. Beyhaki, Fedailu’l-Evkst:24, Şuabu’lİmanda3542. Ibnu’l-Cevzi, EI-ile!u’l-Mutenahiye, c.2s. 71)

Ebu Musa el-Eş’ari (radiyAllahu anh)’dan Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
“Şaban’ın ortasında bulunan gecede Allahu Teala mahlukatına nazar eder. Müşrik ile cimri müstesna olmak üzere bütün mahlukatını affeder.”

(İbn Mace c.2 s. 10)

Hz Aişe (radiyAllahu anha)’dan Nebi (sallAllahu aleyhi ve sellem) şöyle demiştir:
“Bu gecede Adem oğlundan her doğacak ve ölecek olan yazılır. Ve yine bu gecede onların amelleri yükselir ve rızıkları iner.”

İmamBeyhaki

Ebu Hüreyre Radıyallahu And’dan rivayet edildiğine göre: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem efendimiz şöyle buyurmuştur:
—“Şaban ayının on beşinci gecesinin ilk vaktinde Cebrail (a.s) bana geldi; şöyle dedi:
—“Ya Muhammed, başını semaya kaldır. Sordum.
—“Bu gece nasıl bir gecedir? Şöyle anlattı:
—“Bu gece, Allah-u Teala, rahmet kapılarından üç yüz tanesini açar. Kendisine şirk koşmayanların hemen herkesi bağışlar. Meğer ki, bağışlayacağı kimseler büyücü, kahin, devamlı şarap içen, faizciliğe ve zinaya devam eden kimselerden olsun. Bu kimseler tövbe edinceye kadar, Allah-u Teala onları bağışlamaz.

Hz. Ayşe Radıyallahu Anha anlatıyor: “Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: “Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban’ın onbeşinci gecesinde dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca insanları mağfiret eder.”

(Tirmizî, Savm:39.)

“Şâban’ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle, gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. “Rızık isteyen yok mu, hemen rızık vereyim.
“Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.
“Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder
.”

(İbni Mâce, İkame, 191.)

Bu Gece Af Dışı Kalanlar

Peygamber Efendimiz bu gecede af dışı kalanları şu hadisleri ile bildirmektedir:

“Muhakkak ki, Allah Azze ve Celle Şâban’ın onbeşinci gecesinde rahmetiyle yetişip herşeyi kuşatır. Bütün mahlukatına mağfiret eder. Yalnızca müşrikler ve kalbleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna.”

“Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna.”

(et-Tergîb ve’t-Terhib, 2:118.)


“Allah Teâlâ Şâban’ın onbeşinci gecesi tecelli eder ve ana-babasına asi olanlarla Allah’a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını bağışlar.”

(İbni Mace, İkametü’s-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38)

Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir:
Allahım, azabından affına, gazabından rızana sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin.”

(et-Tergib ve’t-Terhîb, 2:.119, 120.)

israilin ilaçları

İsrail’e karşı boykotu olabildiğince yaşantımızın farklı alanlarına da taşımalıyız. Bu açıdan özellikle ilaç sektöründeki İsrail firmalarını tesbit etmeli ve bu firmaların ürettiği ilaçlar yerine mümkünse muadillerini kullanmalıyız. Unutulmamalı ki dünyadaki en büyük sektör silah sanayi iken ikinci en büyük sektörde ilaçtır.İşte Türkiye’de üretim yapan Yahudi ilaç firmaları
– Apotex İlaç,
– Teva İlaç, (Teva Pharmaceutical ındüstries Ltd. Israel)
– Med İlaç(ürünleri için bakınız) (Med ilaç’ta Teva ilaç’a ait bir başka firmadır)
– Eczacıbaşı ortaklığı olan Zentiva İlaç* bunlar Yahudi ilaç firmalarıdır.
– Eczacıbaşı’na ait ilaç firmaları da Yahudi ilaç firmalarının Türk taşeronudur.

Sosyal Güvenlik Kurumu‘nu bu ilaç firmalarının ürünlerini ödeme listesinden çıkarmaya çağırırken, duyarlı hekimlerimize bu firmaların ilaçlarının reçetelere yazmamamalarını, eczacılarımızı ise hasta ve hasta yakınlarını muadil ilaçlara yönlendirmeleri çağrısında bulunuyoruz.

Hasta ve hasta yakınlarımızı ise doktor ve eczacılarından bu firmaların ilaçlarını reçete etmemeleri ve satmamalarını bu ilaçları hâlâ satmaya devam eden eczaneleri ise Fislistin için boykot etmeye davet ediyoruz.

*Zentiva Macaristan gözükse de merkezi İsrail’dir.

www.gidahareketi.org

TEVA flörtü
İLAÇ sektöründe ortaklık olanakları araştırması için Merrill Lynch’e yetki veren Eczacıbaşı, İsrailli TEVA’ya yakın.

Eczacıbaşı devlerle flörtte İsrailli Teva bir adım önde.

Büyüme stratejileri doğrultusunda yabancı ortaklık hazırlığı için Merrill Lynch’i yetkilendiren Eczacıbaşı İlaç, iki dünya deviyle görüşüyor. Kulislerde Teva’nın daha şanslı olduğu konuşuluyor.

Temmuz ayında ilaç sektöründe ortaklık ve işbirliği imkanlarını araştırması amacıyla Merrill Lynch’e yetki veren Eczacıbaşı Grubu’nun, dünya devleri Aventis ve Teva ile flörtte olduğu ortaya çıktı. Kulislerde, görüşmelerin devam ettiği ancak jenerik ilaç üretimiyle adını duyuran Teva’nın bir adım önde olduğu konuşuluyor. Eczacıbaşı’dan yapılan açıklamada, özellikle dış pazarlarda söz sahibi olmak ve büyüme stratejileri doğrultusunda bu işbirliğinin hedeflendiği belirtilmiş, finansal danışmanlık hizmetleri için, Merrill Lynch International’a yetki verilmişti. Yüzde 50′ye kadar hisse satışının bu pazarlıklarda üzerinde durulan konular arasında olduğu kaydediliyor. Birleşmelerle büyüyen Aventis, Avrupa’da lider, dünyada ise 3′üncü sırada yer alıyor. 27 milyar euroyu aşan ciroya sahip Aventis, 100 binden fazla kişiye istihdam sağlıyor.

DÜNYANIN EN BÜYÜKLERİ
Aventis grubu, Fransız Rhone- Poulenc ve Alman Hoechst 1998′de birleşince doğmuştu. 2004′te Sanofi Synthelabo ile birleşen Aventis, Sanofi-Aventis adını aldı. Teva ise dünyanın en büyük jenerik ilaç üreticileri arasında. Merkezi İsrail’de olan Teva’nın 2005 cirosu 5.3 milyar dolar. Satışların yüzde 90′lık kısmı Kuzey Amerika ve Avrupa’da gerçekleşiyor. Grubun 25 binin üzerinde çalışanı bulunuyor.

Ayrıca bakınız

http://www.pharma-israel.org.il/index.aspx?id=3921

Boykot İsrail

İsrail Ürünlerini Lütfen Kullanmayalım,Alternatifi olmasa bile!

KİMİ NEDEN BOYKOT EDİYORUZ?

Coca Cola Company ; ABD’ye aittir.1966 yılından beri İsrail ekonomisine düzenli olarak katkıda bulunmaktadır.ve işgalci İsrail devleti tarafından ekonomik desteğe karşılık olarak çeşitli ödüller almıştır.Ayrıca şirket temsilcileri son yıllarda sürekli olarak “Friends of Israel” gibi siyonist organizasyonlara katılmaktadır.
Coca Cola Company’e bağlı içecekler:
-Coca Cola
-Fanta
-Sprite
-Schweppes
-Cappy meyve suları
-Turkuaz su
-Damla su
McDonalds:McDonalds şirketi ABD’nin İsrail’e askeri,ekonomik ve diplomatik destek için vermesi için çalışan “Jewish United Fund”un en büyük ortaklarından biridir.Bu şirketin İsrail’de onlarca şubesi vardır ve İsrail ekonomisine destek olmaktadır.Ayrıca McDonalds’ın yöneticilerinden Jack M. Greenberg “Amerikan-İsrail Endüstri Topluluğu” (American-Israel Chamber of Commerce and Industry inc.) şirketinin başkanlarındandır.
Starbucks: Starbucks’un sahibi Howard Shultz aktif bir siyonisttir ve 1998de ABD ve İsrail ilişkilerine katkılarından dolayı “İsrail Siyon Ödülü” (The Israel 50th Anniversary Friend of Zion Tribute Award) almıştır.Ayrıca ABD’nin Irak ve Afganistan işgalini desteklemektedir ve ABD askerleri için Afganistan’da özel bir şube açmıştır.
Pizza Hut: İsrail’de şubeler açarak siyonist ekonomiye katkıda bulunmaktadır.
Dominos Pizza: İsrail’de şubeler açarak siyonist ekonomiye katkıda bulunmaktadır.
Kraft Foods: Tang,Tablerone,Milka,Jacobs
ABD’NİN OLMAYIP İSRAİL’E EKONOMİK DESTEK VEREN MARKALAR:
Bu firmaların bazıları Fransa’ya bazıları İngiltere’ye ait.Hepsinin ortak noktası İsrail’e ekonomik destek vermeleri.
Nestle: 1998de İsrail’e ekonomik katkılarından dolayı İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından ödüllendirilmiştir.2000 yılında ise İsrail’e milyonlarca dolarlık yatırım yaptığını açıklamıştır.
Nestle’ye ait markalar:
Maggi
Nesfit
Nestea
Kitkat
Nesquik
Nescafe
CoffeeMate
Danone: İsrail ekonomisine katkılarından dolayı 1998de İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu tarafından ödül almıştır.
Danone’ye ait yiyecek ve içecekler:
Hayat Su
Evian su
Danette
Danino
Activia
Danone yoğurt
Timberland (başkanı Jeffrey Swartz aktif bir siyonisttir ve sürekli İsrail’e “destek ziyaretleri”nde bulunur)

Carrefour (siyonist İsrailli Delta Galil firmasıyla düzenli alışveriş ve ticari ortaklık içerisindedir)

Caterpillar (Bu şirket İsrail Ordusuna Filistinlilerin evlerini yıkmakta kullandıkları buldozerleri bağışlamaktadır)

Citibank (ABD’ye aittir ve İsrail’e ekonomik destek vermektedir)

Disney/ EuroDisney (Walt Disney Florida’daki “Milenyum gösterisi”nde -BM’nin 242.,237. ve 405.ci kararlarına göre işgal altında olan- Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak göstermektedir ve bunun için İsrail’den 1.8 milyar yardım almıştır.)

IBM (Genel danışmanı ve başkanlarından biri olan Lawrence Ricciardi,şirketlerinin 1700 İsrailli çalıştırdığını söyleyip,siyonist İsrail gazetesi The Jerusalem Post ile bir roportaj yaparak “Bu değerli ülke (İsrail) ve temsil ettiği büyük düşünceler IBM için çok önemlidir” demiştir.Ayrıca IBM, “Amerika-İsrail Dostluk Topluluğu”nun Ariel Şaron tarafından düzenlenen “demokrasi ödülleri” yemeğine (America-Israel Friendship League Partners for Democracy Awards) katılan üç Amerikan şirketinden biriydi.2002 yılının Mayısında “İsrail-Amerika Ticaret Odası” (Israel-America Chamber of Commerce) tarafından İsrail’e desteğinden dolayı ödüllendirilmiştir.)

Intel (İsrail’in en büyük destekçilerinden olup ABD dışındaki ilk şubesini 1974’te İsrail’de Hayfa şehrinde açmıştır.Ayrıca İntel’in fabrikasını kurduğu “Qiryat Gat” bölgesi,İsrail’in “Irak el Manşiya” adlı Filistin köyündeki 3000 Filistinli köylüyü kovmasından ve evlerini yıkmasından sonra kurulmuştur.)

(Genel müdürleri Lars Wolf siyonist İsrailli gazete The Jerusalem Post ile yaptığı bir roportajda “Her açıdan İsraile yoğunlaşıyoruz,çünkü “Project Israel” adlı İsrail’e destek vermemize dayanan bir projemiz var” demiştir.Ayrıca Nokia,2000 Aralık ayında 500 milyar dolarlık bir yardımı İsrailli şirketlere bağışlamıştır.)
L’oreal, Maybelline, Max Factor (L’oreal şirketi “Amerikan Yahudi Kongresi” (American Jewish Congress) tarafından İsrail’in dostu olduğu için kutlanmıştır.1998de L’oreal şirket temsilcisi, eski İsrailbaşbakanı Benjamin Netanyahu tarafından siyonizme ekonomik desteğinden dolayı ödül almıştır.)
Victoria’s Secret, Marks & Spencer, Ralph Lauren, Giorgio Armani, GAP, Banana Republic, Hugo Boss, M&S,DKNY, Donna Karan, Tommy Hilfiger,Calvin Klein (Bu markalar İsrail’in en büyük tekstil şirketi Delta Galil’le ticari ilişkidedirler ve para kazandırdıkları Delta Galil’in başındakiler siyonist politikacı Ehud Barak’la yakın ilişki içerisindedir)

Ameller Niyetlere Göredir

Müminlerin emîri ve devlet başkanı Ömer bin Hattab radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittim:
“Ameller ancak niyetlere göredir. Yapılan bütün işler, kişinin niyet ve amacına göre değer kazanır. Ve herkese, ancak niyetinin karşılığı vardır. İnsan bir işi hangi niyetle yapmışsa, ona göre ceza veya mükâfat alacaktır. Yaptığı bir iyilik ne kadar değerli görünse de, onu Allah için yapmamışsa sevabını alamaz. Bu ölçü, Mekke’den Medine’ye yapılan hicret için de geçerlidir. Buna göre, kimin hicreti Allah’a ve Elçisine olan sevgi ve itaatinden kaynaklanıyor ise, onun hicreti gerçekten Allah’a ve Elçisine yapılmış bir hicrettir ve bu amaçla hicret eden kişi, büyük bir sevap kazanmıştır. Fakat kim Allah için hicret ediyor göründüğü hâlde, aslında elde edeceği bir dünyalığa veya evleneceği bir kadına kavuşmak amacıyla yola çıkmışsa, onun hicreti de gerçekte Allah’a ve Elçisine değil, o hicret ettiği şeyedir. Uğrunda yola çıktığı dünya menfaatlerini elde etse de, hicret sevabını alamayacaktır. Öyleyse, bütün iyilik ve ibadetlerinizi yalnızca Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için yapmalısınız.”
Buhârî, Bed’ü’l–vahy 1, İman 41, Nikâh 5, Menâkıbu’l–Ensar 45, İtk 6, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155. Ebu Davud, Talâk 11; Tirmizî, Fezâilü’l–cihad 16; Nesâî, Tahâret 60; Talâk 24, Eymân 19; İbn Mâce, Zühd 26

Ebu Hureyre künyesiyle tanınan Abdurrahman bin Sahr radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Allah sizin bedenlerinize ve dış görünüşünüze değil, kalplerinize ve davranışlarınıza bakar. Allah sizi şeklinize, renginize, ırkınıza, kılık kıyafetinize, sahip olduğunuz makam, servet, güç gibi dünyevî özelliklere yahut yerine getirdiğiniz birtakım dinî formalitelere, kalıplaşmış hareketlere bakarak değil; kalbinizdeki iman, ihlâs ve samimiyet derecesine ve ortaya koyduğunuz davranışlara göre değerlendirir. Çünkü Allah katında yegâne üstünlük ölçüsü takvadır. Buna göre en değerli insan, Allah’a karşı en çok sorumluluk bilinci taşıyan, en takvalı, en erdemli insandır.”
Müslim, Birr 33. İbn-i Mace, Zühd 9

Diğer bir rivayet şöyledir:
“Allah sizin dış görünüşünüze ve malınıza mülkünüze değil, kalplerinize ve davranışlarınıza bakar.”
Müslim, Kitabu’l-Birr 34

Abdullah bin Abbas radıyallahu anhumâ’dan rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Rabb’inden bir kudsî hadis naklederek şöyle demiştir:
Yüce Allah iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra, bunların ceza ve mükâfatlarını şöyle açıkladı:
“Kim bir iyilik yapmak ister de, elinde olmayan sebeplerle onu yapamazsa, Allah o kişinin iyi niyetinden dolayı bunu tam bir iyilik olarak kaydeder. Eğer o kişi iyilik yapmak ister ve sonra da onu yaparsa, Allah o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kişinin durumuna ve samimiyet derecesine göre kat kat fazlasıyla, yüzlerce, binlerce misli iyilik olarak yazar.
Kim bir kötülük yapmaya karar verir de, o kötülüğü yapabilecek güç ve imkâna sahip olduğu hâlde, pişmanlık duyup ondan vazgeçerse, Allah bunu tam bir iyilik olarak kaydeder. Eğer bir kötülük yapmak ister de onu yaparsa, Allah o kötülüğü sadece bir günah olarak yazar.”
Buhârî, Rikâk 31; Müslim, İman 207, 259. Buhârî, Tevhîd 35; Tirmizî, Tefsîru sure (6), 10